top of page
i.webp

11/B

Atatürk ve
müze/giyim

Atatürk, giyim kuÅŸamına çok önem veren, daima temiz, düzenli ve şık görünmeye özen gösteren biriydi. Onun giyim tarzı, hem modern Türkiye’nin simgesi hem de batılı ve zarif bir lider duruÅŸunun göstergesiydi.

Günlük hayatında genellikle takım elbise giyerdi. Koyu renkli, sade ama çok özenli dikilmiÅŸ elbiseleri tercih ederdi. Koyu lacivert, siyah, gri veya kahverengi tonlarında kumaÅŸlar kullanırdı. Bu kıyafetlerin üzerine mutlaka kravat takar, gömlekleri her zaman ütülü ve beyaz olurdu. Ceketlerinin yakasına genellikle bir rozet veya mendil takardı.

Resmî törenlerde ve devlet davetlerinde frak, silindir ÅŸapka ya da silindir ÅŸapkalı smokin giyerdi. Özellikle Batılı tarzda giyinmesi, Türk halkına modernleÅŸme ve çaÄŸdaÅŸlık örneÄŸi olması açısından çok önemliydi.

Askerlik yıllarında ise, elbette en çok üniforma giyerdi. Askerî üniformayı son derece düzgün taşır, tertipli görünmeye dikkat ederdi. Üniformasının düÄŸmeleri, apoletleri, kemeri her zaman parlatılmış ve muntazam olurdu.

Evinde veya dinlenme zamanlarında ise triko kazak, gömlek, bazen de ev ceketi giyerdi. Rahat ama yine de düzenli görünürdü. Ayakkabıları daima parlak ve temiz olurdu. Atatürk’ün zarafeti yalnızca kıyafetinde deÄŸil, duruÅŸunda, yürüyüÅŸünde ve tavırlarında da kendini belli ederdi.

Ayrıca Atatürk, ÅŸapka devriminden sonra sık sık fötr ÅŸapka takardı. Bu, onun modernleÅŸme hareketinin sembollerinden biri hâline gelmiÅŸtir. Halkın karşısına çıktığında genellikle ÅŸapkalı, ütülü takım elbiseli ve bastonlu olarak görünürdü.

Kısacası Atatürk, giyiminde hem Batılı bir zarafet hem de Türk insanına örnek olacak bir sadelik taşırdı. Ne zaman, nerede olursa olsun temiz, uyumlu ve özenli görünmek onun karakterinin bir parçasıydı.

Müze

Mustafa Kemal Atatürk, tarihe, sanata ve kültüre çok deÄŸer veren bir liderdi. Ona göre bir milletin geçmiÅŸini ve kimliÄŸini korumasının en güzel yolu, tarihî eserleri ve kültürel mirası yaÅŸatmaktı. Bu nedenle, müzeleri sadece gezmek için deÄŸil, milletin hafızasını koruyan yerler olarak görürdü.

Atatürk özellikle arkeoloji ve tarih müzelerini severdi. Osmanlı döneminden kalma eserlerin korunmasına önem verir, eski uygarlıkların kalıntılarını incelemeyi severdi. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da bu konuda birçok yenilik yaptı. ÖrneÄŸin onun emriyle Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin temeli atıldı. Bu müzede Hitit, Frig, Urartu gibi eski Anadolu uygarlıklarının eserleri sergilenmektedir.

Ayrıca Atatürk, Etnografya Müzesi’ni de çok severdi. Ankara’daki bu müze, Türk milletinin kültürünü, geleneklerini ve sanatını yansıtır. Atatürk, öldükten sonra geçici olarak bu müzede defnedilmiÅŸtir.

Sanata olan ilgisinden dolayı Resim ve Heykel Müzesi’nin kurulmasını da desteklemiÅŸtir. Bu müze, Türk sanatçıların eserlerini sergilemek ve sanatı halkla buluÅŸturmak amacıyla açılmıştır. Atatürk, “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuÅŸ demektir” sözüyle de sanata ne kadar önem verdiÄŸini göstermiÅŸtir.

Atatürk ayrıca doÄŸa ve bilim müzelerine de ilgi duyardı. Özellikle doÄŸayı, bilimi ve teknolojiyi anlatan her türlü çalışmayı desteklemiÅŸtir. Çünkü o, gençlerin sadece tarihini deÄŸil, bilimi ve ilerlemeyi de öÄŸrenmesini istemiÅŸtir.

Finding Inspiration in Every Turn

Ülkü Adatepe, Mustafa Kemal Atatürk'ün en küçük manevi kızı. BebekliÄŸinden beÅŸ yaşına kadar Atatürk'ün yanında Çankaya KöÅŸkü'nde yaÅŸamış, kendisi beÅŸ yaşında iken manevi babası Atatürk ölene kadar ona yurt gezilerinde eÅŸlik etmiÅŸ ve onun çocuk sevgisinin simgesi olmuÅŸtur.

Yaşamı

Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın evlatlık kızı Vasfiye Hanım ile Fransızca öÄŸretmeni ve gar ÅŸefi Mehmet Tahsin ÇukurluoÄŸlu'nun kızıdır. Zübeyde Hanım'ın küçük yaÅŸtan itibaren yetiÅŸtirdiÄŸi Selânikli Vasfiye Hanım, Zübeyde Hanım'ın ölümünden sonra bir süre Mustafa Kemal Atatürk'ün kız kardeÅŸi Makbule Hanım'la kalmış; Atatürk, kendisini Gazi Orman ÇiftliÄŸi'nde istasyon ÅŸefliÄŸi yapan Mehmet Tahsin Bey'le evlendirmiÅŸti. Vasfiye Hanım ile Mehmet Bey'in çocukları olacağını öÄŸrendiÄŸinde -ister kız ister erkek olsun- Ülkü isminin verilmesini isteyen Atatürk, Ülkü'yü dokuz aylıkken Çankaya KöÅŸkü'ne aldırdı ve biraz büyüdüÄŸünde onu yurt gezilerine götürmeye baÅŸladı. Yıllar boyu kullanılan ünlü Alfabe'nin kapağında Atatürk'ün isteÄŸi üzerine Atatürk'ü minik Ülkü'ye harfleri öÄŸretirken gösteren Ä°hap Hulusi tarafından yapılmış resimleri yer aldı. Ülkü, Atatürk'ün çocuk sevgisinin simgesi oldu.

Manevi babası Atatürk öldüÄŸünde Ülkü beÅŸ yaşındaydı. Atatürk'ün ölümünden sonraki dönemde eÄŸitimini tamamlamadı. Genç yaÅŸta evlendi. İlk evliliÄŸini, Atatürk'ün bir diÄŸer manevi kızı Sabiha Gökçen'in amcasının oÄŸlu olan üsteÄŸmen ve daha sonra Kastamonu milletvekili Fethi DoÄŸançay  ile yaptı. Bu evliliÄŸinden iki erkek çocuk sahibi oldu.

İkinci evliliÄŸini 1962 yılında yaÄŸ tüccarı YeÅŸua Bensusen ile yaptı. Bu evlilik, eÅŸinin Musevi olması nedeniyle sansasyon yarattı. Üçüncü evliliÄŸini ise iÅŸ insanı Öke Adatepe ile yaptı.

Ölümü

YaÅŸamını, eÅŸi Öke Adatepe ile Ä°stanbul'da sürdürmekteydi. 1 AÄŸustos 2012'de TEM'de Sakarya-Akyazı yolu üzerinde geçirdiÄŸi trafik kazasında öldü. Zincirlikuyu Mezarlığı'nda yatmaktadır.

bottom of page